Aids HIV (Human immunodeficiency virüs) etkendir. Bir RNA virüsüdür. Alkol ve dış etkenlere karşı çok duyarlıdır. Şimdiye kadar 2 tipi tespit edilmiştir. HIV 1 ve HIV 2. HIV 2 genellikle Batı Afrika da yaygın olup daha zayıf bir virüstür. 20- 30 yıl veya daha önce hayvanlardan insanlara taşındığı düşünülmektedir. Ancak hastalık 1981 yılında özel risk gruplarında (homoseksüeller ve ilaç, uyuşturucu bağımlıları) yayılarak adeta salgın halini almıştır.
Akut HIV enfeksiyonu: Hastaların çoğunluğu virüsle karşılaştıktan 3- 6 hafta sonra akut HIV enfeksiyonu geçirirler. Kilo kaybı, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, eklem ve kas ağrıları, cilt döküntüleri ile karakterizedir. Bazı hastalarda bu dönem hiç görülmemektedir. Anti HIV antikorları hastaların çoğunda 2- 8 hafta içinde pozitifleşirse de bu süre 6 ay veya daha da geç olabilir. Eğer bu aralıkta test yapılırsa test negatif sonuç verir. HIV bulaşma şüphesi olanlarda test 3 ay sonra tekrarlanmalıdır.
Asemptomatik dönem: Bu dönemde hastalığın hiçbir belirtisi olmamasına rağmen kan testleri pozitiftir. % 50 den fazlası 10 yıl içinde bulgu veren döneme geçecektir.
Yaygın lenfadenopati dönemi: Birinci dönem bulgularına ek olarak immün yetmezlik (bağışıklık sistemindeki yetmezlik) bulguları da görülür. T –helper lenfositlerde azalma mevcuttur. Beraberinde lökositlerde ve trombositlerde de ( kan hücreleri ) azalma vardır. Yaygın lenfadenopati ( lenf bezlerinin şişmesi ) tipiktir. Bazı hastalarda bu tablo kendiliğinden gerileyebilir ancak büyük çoğunluğu AİDS dönemine geçer.
Aids: Bu dönemde immün yetmezliğin sonucu olarak tüm fırsatçı enfeksiyonlar tabloya eklenir. Genel durum kötüleşir. Kaposi sarkomu ve lenfoma gelişebilir.
Anti HIV antikorlarının ELİSA yöntemi ile tespiti % 99 un üzerinde sensitiviteye sahiptir. İki kez pozitif bulunan olgulara daha spesifik olan Western Blot testi uygulanır.
Sonuç oldukça kötüdür. Bir zamanlar taşıyıcı oldukları ya da hastalığı geçirdikleri veya iyileştikleri zannedilen asemptomatik (2. dönem) olgularda daha sonra AİDS tablosunun geliştiği görülmüştür.
Bu dönemin ne kadar süreceğini bilmek mümkün değildir. 10 yıl süreyle ikinci dönemde izlenmiş olgular vardır. AİDS tablosunun görüldüğü 4. dönemde ölüm % 100 dür.
Risk gruplarının taranması ve taşıyıcıların saptanması korunmanın temel prensibini oluşturmaktadır.
Tek eşlilik ve cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması virüse karşı alınacak etkin önlemlerdir. Spermisid içeren ( nonoxynol 9) lateksten yapılmış prezervatifler en emniyetlisidir.
HIV virüsüne karşı aşı henüz bulunmamıştır. AZT ve ribavirinin yaşam süresini uzattığı iddia edilmektedir. Aşı üzerinde çalışılmasına rağmen virüsün sürekli olarak yapısını değiştirmesi nedeniyle henüz başarılı bir sonuç elde edilememiştir.
Ter bezlerinin fazla olduğu deri bölgelerinde ve özellikle genital tüylerin bulunduğu yere yerleşen yaklaşık 2 mm büyüklüğünde, yassı gövdeli, 3çift bacağı olan bir parazittir. Çoğalma süresi 3 haftadır. Kaşıntı yapar. Deride gri mavi renkte, mercimek büyüklüğünde lekeler görülür
Genel olarak kol altı, kasık bölgesi, genital bölge, deri kıvrımları ve meme başına yerleşir. Yatak ısısında faaliyete geçer ve bulaşma anca bu ısıda olur. Hastalar gece kaşıntısından şikayet ederler.
Paraziter hastalık tespit edilen kişilerin çevresindeki tüm bireylerin kontrol ve tedavi edilmesi gerekmektedir.
Dermotologlar tarafından tedavileri verilir.
Rahim ve rahim içi dokusu, tüpler, yumurtalıklar, bunları saran zarın ( periton ) herhangi bir kombinasyonunun enfeksiyonudur. Kısırlık, dış gebelik, kronik kasık ağrısı, karın içi yapışıklıklar, abse ve sepsis gibi önemli olaylara sebep verebilir.İlk ataktan sonra kısırlık oranı % 13 ,ikinci ataktan sonra % 35 olarak bildirilmiştir.
PİD nedenlerinin başında gonore gelir (bel soğukluğu). Bundan başka stafilokok, streptokok ve E. Coli etken olarak gösterilmektedir.
Mikroorganizmaların doğrudan üst genital sisteme ulaşmasının kolaylaştırabilen müdahaleler sonucu alt genital sistemdeki enfeksiyonun yukarı doğru yayılması ile olur. ( kürtaj ,HSG çekimi, spiral takılması vs..) Tüberküloz gibi hastalıklarda ise kan ve lenf yolu ile bulaşma olur.
Uzun vadedeki sekellerin önlenebilmesi uygun antibiyotiklere hemen başlanması ile direk ilişkili olduğundan ön tanı koyulur koyulmaz tedaviye başlanmalıdır.
PID hastalarının seksüel eşleri hastayla son 60 gün içinde ilişkide bulunmuşsa mutlaka muayene edilmeli, hiçbir bulgu ve şikayet olmasa dahi tedaviye alınmalıdırlar.