En sık görülen altı madde bağımlılıkları, alkol, amfetaminler, kokain, eroin, marihuana ve sigaradır.
Alkol, sigaradan sonra en sık kullanılan bağımlılık yapıcı maddedir. Gebelik süresince alkol kullanımı aşağıdaki etkilere neden olabilir :
Alkolün fetusa etkisi genetik hassasiyet, maruz kalınan zaman ve doz gibi faktörlere bağlı olarak değişik zararlı etkiler yapabilir. Bazen hiçbir problem görülmeyeceği gibi alkole bağlı defektleri içeren fetal alkol sendromu (FAS) na yol açabilir.
Ayrıca işitme kaybı, bağışıklık sisteminin az çalışması, gibi bulgular da olabilir.
İlginçtir ki Babour un 1990 da yaptığı bir araştırmaya göre kadınların % 60’ ı gebelikte alkol alınımın zararlı olmadığına dair bilgiye sahipmiş.
Fetüsün güvenliği için alkol düzeyini belirlemek güçtür. Bu nedenle gebelik planlandığı zamandan itibaren ve gebelik süresince alkol tamamen bırakılmalıdır. Özellikle ilk 12 hafta boyunca kesinlikle alınmamalı, sosyal durumlarda içmek gerekiyorsa 12. haftadan sonra haftada 1 kadeh kırmızı şarap alınabilir. Alkol sütle bebeğe geçer.
Araştırmalar alkol alan annelerin bebeklerinin sütü az tükettiği göstermiştir. Emzirme süresi boyunca da alkol alımı önerilmez .
Alkolün bebekte sakatlık yapma etkisi dozla ilgilidir. Annede bağımlılık varsa, uzun süredir ve yüksek dozlarda alkol alıyorsa sakatlık riski artar.
Alkol alan kişinin beslenmesi de bozulur. Çünkü alkol bir enerji kaynağıdır. Bu nedenle alkol alan kişinin beslenmesi yeterli değildir.
Alkol alınımı; kalsiyum, protein ve bazı vitaminlerin (Thiamin, folik asit, K vitamini) emilimini bozar.
Alkol bağımlısı bir kadın hamileliği boyunca alkol almadıysa Fetal alkol sendromu (FAS) riski azalır. Bu yüzden öncelikle hamile kadının alkol kullanma düzeyi tanımlanmalıdır.
Gebelikteki alkol tedavisi sırasında doğum uzmanı ve psikiyatrist mutlaka beraber çalışmalıdır.
Buz veya mavi buz olarak biline amfetaminler kokain gibi özellikler gösterir.
Doğum uzmanı ve psikiyatrist beraber çalışmalıdır.
Kokain koklayarak ya da damardan kullanılarak vücuda alınır. Koklayarak içe çekilen kokain birkaç dakika sonra kanda yükselir ve bir saatten daha uzun süre etkisi devam eder.Damardan alınan ise birkaç saniyede etki eder ve yarım saat kadar etki gösterir. Çoğu insan ilk kullanımdan sonra bağımlı olur. Maalesef kokain kullanımı son yıllarda artmıştır.
Kokain alındıktan sonra kişide canlılık, kendine aşırı güven, cinsel istekte artış, uykusuzluğa dayanma gücü, kalp atım hızında, tansiyonda ve vücut ısısında artış, zaman zaman huzursuzluk ve heyecanlanma görülür .
Etkisi geçtikten sonra ise depresyon, kırgınlık ve kokaini tekrar almak için aşırı istek görülür.
Çocukluk döneminde ise kayıtsızlık, ilgisizlik, donukluk gibi davranış bozuklukları, dikkat azlığı ve öğrenme ile ilgili problemler karşımıza çıkar.
Eğer erkek cinsel ilişkiden önce kokain almışsa , döllenmede anormallik riski artar.yapılan bir araştırma (Yazidığı ve arkadaşları 1991) kokainin insan spermine bağlandığını göstermiştir.
Gebelik süreci ve doğum sonrası mutlaka psikiyatristle beraber takip edilmeli, anne adayına kokaini bırakması için destek olunmalıdır. Anne sütünden bebeğe çok hızlı geçtiği için, eğer anne kokain kullanıyorsa emzirmesi son derece sakıncalıdır.
En sık olarak damardan alınır. Fakat AİDS korkusu nedeni ile ağızdan alınması ya da solunması yaygınlaşmıştır. Hangi yoldan alınıra alınsın aşırı bağımlılık yapar.
Çocukluk döneminde ise gelişme geriliği, davranış bozukluklarına sık rastlanır.
Eroin kullanan annelerin büyük bir çoğunluğu gerek gebelik süreci, gerekse doğum sonrası ve çocuk büyütme dönemlerindeki sorumluluğu alamayacaklarını düşünerek gebeliklerini sonlandırmak isterler. Gebeliğin devamını isteyen anne adaylarının tedavisi ise mutlaka psikiyatristle beraber kişiye özel tedavi seçilerek yapılmalıdır.
İsmi halk arasında ‘’OT’’ olarak bilinir. Sigara şeklinde içilir. Marihuana aslında FSH, LH ve prolaktin hormonunu, dolayısı ile yumurtlamayı baskılar. Yani marihuana içen kadının gebe kalması zordur. Hamilelikte içildiği takdirde marihuananın içindeki aktif madde fetusa geçer ve 30 gün boyunca fetüsün yağ dokusunda depolanır. Marihuana kandaki karbonmonoksit düzeyini sigaradan 5 kat daha fazla arttırır ve fetusda ki oksijen düzeyini düşürür. Erkeklerde kısırlığa neden olabilir. Fiziksel bağımlılık yapmamakla birlikte psikolojik bağımlılık yapabilir. Akciğer kanseri riski sigara içen göre daha fazladır. Bir marihuananın akciğere etkisi 16 sigaraya eşittir.
Çocukluk döneminde ise sözel ve zihinsel yetenekte gerilik görülür.
Hamilelik sürecinde ve emzirme döneminde mutlaka bırakılmalıdır. Marihuana kullanımını bırakmak diğer maddeleri bırakmaya kıyasla daha kolaydır. Psikiyatrist yardımı faydalıdır.
En fazla kullanılan bağımlılık yapıcı maddedir. Bir sigara 2500’ den fazla zehirli madde içerir. Karbonmonoksit çok hızlı bir şekilde fetusa geçer ve kandaki oksijen düzeyini azaltır.
Nikotin ise göbek kordonunda ki damarları kasarak fetusa daha az kan ve oksijen gitmesine neden olur. Ayrıca sigara birçok vitamin ve mineralin emilimini bozar.
Sigara içen annenin karnındaki bebeğin idrar analizinde nikotine rastlanmaktadır. Bu da sigaranın fetusu nasıl direk etkilediğinin en iyi kanıtıdır.
Çocukluk döneminde ise dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranışsal anormallikler, IQ düşüklüğü, öğrenme güçlüğüne sık rastlanır. Sigara içen annelerin çocuklarında astım gelişme riski, içmeyenlerin çocuklarına göre iki kat artmıştır.
Yeni yayınlanan bir çalışmada gebelikleri boyunca sigara kullanan kadınlardan doğan erkek çocuklarının ileriki yaşamlarında suç ve şiddete olan eğilimlerinin artmış olarak bulunması ilginçtir.
Sigarayı bırakmak için anne olmaktan daha iyi bir neden olamaz.
En ideali kadının hamile kalmasından önce sigarayı bırakmasıdır. Eğer bırakmamışsa 16. haftadan önce bırakılan sigara, görülebilecek problemleri aza indirir. Tüm bunlara rağmen sigara bırakılamadıysa günde 3 den az ve düşük nikotinli olanlar gebelikte ve emzirme döneminde tercih edilmelidir.