28 günde bir adet gören bir kadın için yumurtlama zamanı kanamanın başlangıcından itibaren 14. gün civarıdır. Yumurtalıklardan atılan oosit tüplerde sperm ile birleşerek ZİGOT’u ( Embriyo ) oluşturur ve artık döllenme dediğimiz olay gerçekleşmiştir. Bundan sonra döllenme sonucu oluşan zigot tüplerden rahme doğru yol alır.
Bu arada iki hücre, dört hücre, sekiz hücre ( Blastokist ) gibi giderek artan sayıda bölünür.
Rahim boşluğuna ulaştığında endometriyum da tutunacağı yeri belirler ve oraya yerleşir. Artık gebelik oluşmuştur.
Döllenmiş olan yumurta rahim duvarının daha derinlerine doğru gömülür. Bu esnada bazı gebelerde hafif bir kanama veya adet kanaması kadar kanama olabilir.
Bazı anneler bunu adet kanaması olarak yorumlayabilirler, buna halk arasında ÜSTÜNE GÖRME denir.
Bu yerleşme sonrası ‘Amniyon kesesi’ adı verilen sıvı dolu boşluk oluşur.
Bebeğin anne ile bağlantısını sağlayacak olan plasenta (bebeğin eşi) ve göbek bağının ilk şekli ortaya çıkar. Kan hücreleri ve damarlar oluşur.
Dolaşım başlar ve kalp hızla gelişir. Dolaşım sistemi bebeğin görevini yapmaya başlayan ilk organ sistemidir.
Beklenen oldu, adetiniz gecikti ve gebelik testinde ‘POZİTİF’ sonucu gördünüz. İlk doktor vizitinizi gerçekleştirmelisiniz. Bu dönemde yapılan ultrasonografide birkaç milimetrelik gebelik kesesi ve bazen içinde yolk kesesini görmelisiniz.Bu haftalarda vajinal ultrasonografi bize daha fazla ve net bilgi verdiği için tercih sebebidir. Vajinal ultrasonografinin anneye veya bebeğe kesinlikle hiçbir zararı yoktur. Bu yapı bebeğinizin gelişiminden sorumlu ve plasentanın (plasenta bebeği besleyen yapı) gelişimiyle ortadan kalkacak bir oluşumdur. Bu haftada düzgün kenarlı bir kese ve içinde yolk kesesinin görülmesi %90 bu gebeliğin normal başlangıçlı bir gebelik olduğunun habercisidir.
Sizdeki değişimler:
Salgılanan hormonların etkisi ile göğüslerinizde hassasiyet ve dolgunluk hissediyorsunuz. Karnınızda ve kasıklarınızda hafif ağrılar var.
Sık tuvalete gitmeye başladınız ve karnınızda şişkinlik hissediyorsunuz. Mideniz huzursuz, sık acıkıyorsunuz ya da sanki midenizde taş var, hazımsızlık çekiyorsunuz. Özellikle sabahları bulantılarınız başladı ve hep halsizsiniz sürekli uykunuz var.
HEPSİ NORMAL, ANNE OLUYORSUNUZ 🙂
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Bu dönemde beslenmeniz genellikle yağsız, hafif hatta kuru yiyecekler içermeli. Az az ve sık sık yemelisiniz. Krakerler, galetalar tuzlu gıdalar iyi gelir. Sabahları yataktan hızlı kalkmayın, başucunuzda tuzlu kraker bulundurun, yemek esnasında az sıvı alın.
Sizi rahatsız eden koku ve yiyeceklerden uzak durun.
Bunlara rağmen beslenemiyor, yeterince sıvı alamıyor ve çok halsiz kalıyorsanız doktorunuzla görüşün. Size ilaç desteği sağlıyacaktır veya duruma göre hastanede bir süre yatışınız ve desteklenmeniz gerekebilir.
Beslenmenize dikkat ediyorsunuz değil mi? Bu dönemde sakatat, kafeinli gıdalar tüketmeyelim. İlaç kullanmayalım.
Bir müddet saç boyatmak yasak!
Muayenede:
Doktorunuz sizinle konuşup gerekli bilgileri alacaktır. Boy, kilo ve kan basıncınız ölçülecek smear testiniz yapılacaktır. Alınan bilgiler doğrultusunda gerekli rutin kan ve idrar tetkikleriniz istenecektir. Ultrasonda bebeğinizi ve kalp atımını izleyebileceksiniz.
MUCİZE GİBİ DEĞİL Mİ?
Fısıltı:
Hamilelik boyunca eşinizin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için ona yardım edebilir bu konu ile yakından ilgilenebilirsiniz.
Ev işlerinde yardım edebilir, düzenli doktor kontrolünde olmasını sağlayabilirsiniz.
Birlikte yürüyüşler yapıp, doğum ve bebek bakımı kitaplarını birlikte okuyabilir, eşinizin karnına dokunarak bebek hareketlerini hissedebilir, ona konuşabilir ve sevebilirsiniz.
Hamilelik boyunca eşinizin sürekli değişen ruh halini anlayışla karşılamaya çalışın. Anne adaylarının yaşayacağı korkular, endişeler ve heyecanlar eşlerin anlayış göstermesi ve destek olması sayesinde en aza indirilebilir.
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Gebeliğin ilk 3 ayında yükselen hormonlara bağlı olarak bu gibi ruhsal değişiklikler çok sık görülür ve doğaldır. Bunlar sizin elinizde değildir, kendinizi suçlamayın ve kesinlikle geçici olduğunu unutmayın. Baba adayları bu dönemde eşinizin yanında olun ona destek verin, kızmayın suçlamayın. Bu dönem geçici bunu siz de unutmayın.
Muayenede:
Şikayetlerinizi doktorunuzla paylaşın. Ultrasonda bebeğinizi ve yolk kesesini artık daha rahat görüyorsunuz. Kalp atışları daha net. El, kol ve bacakları hafif hafif oynuyor. Yüzü şekillenmeye başladı.
ACABA KİME BENZEYECEK
Fısıltı:
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Doktorunuz aylık ziyaretlerinizde sizin şikayetlerinize göre gerekli gördüğü tetkikleri yapacak, duruma göre size ilaç desteği sağlıyacaktır. Bu ziyaretlerde ultrason yardımı ile de bebeğinizin gelişimini izleme şansınız olacaktır.
Bu dönemde önemli olan ve mutlaka doktorunuzla görüşmeniz gereken konu kanama olması durumudur. İlk üç aydaki hafif kanamalar, bebeğin rahme yerleşmesine bağlı önemsiz kanamalar olabileceği gibi düşük tehlikesinin de habercisi olabilirler. Özellikle fazla miktarda ve kırmızı renkli kanama özellikle şiddetli ve dinlenmekle geçmeyen kasık ağrısı ile beraberse hemen doktorunuza başvurmanız önerilir.
Fısıltı:
Hamilelik boyunca ilişki esnasında annenin rahat edeceği pozisyonlar seçilmelidir. 4. aydan sonra annenin sırtüstü uzandığı pozisyonların tercih edilmemesi yerinde olacaktır.
Baba adayları eşlerinin diş görünüşü değiştiği için, yada bebeği inciteceklerini düşündükleri için, cinsel ilişki konusunda çekinik yada isteksiz olabilirler. Bu da normal bir psikolojidir. Eşinin vücudundaki değişimleri çekici bulan erkeklerde vardır.
Fısıltı
Herkes gebeliğinizin nasıl geçtiğini sorgulayıp, yorumlar yapmaya başladı mı? Peki batıl inancınız var mı ? İşte karşılaşabileceğiniz bir iki örnek;
Hamilelikle ilgili batıl inançların pek çoğu doğru olmasada, bazılarında gerçeklik payı vardır.
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Bu haftalardaki muayenenin en önemli konusu kromozomal hastalıklar ve bunlar için uygulanan tarama testleridir.
11-14. haftalar bu anlamda gebeliğin en önemli dönemidir ve bu dönemde doktorunuzla olan muayeneyi mutlaka gerçekleştirmelisiniz. Perinatolog tarafından Erken Detaylı Ultrasonografi (Genetik sonogram) yapılmalıdır. Bazı kromozomal hastalıkların ultrasonografik olarak belirteçleri vardır ve bunların varlığı mutlaka belirlenmelidir. Ultrasonografi sonucuna görede doktorunuzla beraber hangi testleri yapacağınıza karar vermelisiniz.
11-14. haftalar arasında Riskli gebelik Uzmanları (Pernatolog) tarafından yapılır.Karından vaya vajinal olarak yapılabilir.
3 ana amacımız var
Trizomi 21 (Down Sendromu) Trizomi 13 ve 18 için risk belirlemesinde kullanılan ve ilk tercih edilmesi gereken testtir. 11-14 haftalarda bebeğin ense kalınlığı ölçülür, beraberinde anneden alınan kanda bHCG, PAPP-A ölçümü yapılır. Bu veriler özel bir bilgisayar programında değerlendirilir ve bebekteki Down sendromu riski belirlenir. Anne yaşına göre belirlenmiş risk cetvelleri yardımı ile bebeğin riskli grupta olup olmadığı belirlenir.
İkili test Down sendromu taraması için kullanılan hassas bir testtir, ancak nöral tüp defektleri hakkında bilgi vermez. Down Sendromu için güvenilirliği %80-85’dir. Bu test yapılan hastalara 16-20 haftaya gelindiğinde birde alfafetoprotein bakılıp nöral tüp defekti riskine bakılabilir.Testin sonucu düşük veya yüksek risk olarak değerlendirilir, yüksek risk durumunda doktorunuzun önerisine göre NIPT testi veya girişimsel tanı yöntemleri olan Koryon Villüs Sampling (CVS) veya Amniyosentez (A/S) yapılmalıdır.
Gebelerde gelişmekte olan fetüste özellikle kromozomal hastalıkların belirlenmesinde kullanılan prenatal tarama testidir. Gebeliğin 10. haftasından itibaren kullanılabilir. Annenin dolaşımına geçen bebeğe ait sebest DNA’ların bulunması ve bunlardaki kromozomal yapının belli yöntemlerle incelenmesi esasına dayanır. Bu yöntemle özellikle Trizomi 21 (Down sendromu),18, 13 ve cinsiyet kromozomlarına ait bazı problemleri taramaktadır. Güvenilirlikleri %95 ile %98 oranında olmaktadır. Test birinci ve ikinci trimesterde kullanılan klasik tarama testlerinden (2’li, 3’lü test) daha güvenilirdir. Yalnız testin güvenilirliği çoğul gebelikler, obese hastalar, donör yumurta ile oluşan gebeliklerde ve 10 haftanın altında azalmaktadır. Testin anne ve bebek sağlığı açısından herhangi bir olumsuz etkisi yoktur.
Testin sonucu düşük risk veya yüksek risk olarak bildirilir. Sonuç normal ise başka bir teste ihtiyaç yoktur. Sonucun olumsuz gelmesi halinde girişimsel yöntemler (Koryon Villüs Örneklemesi veya Amniyosentez) kullanılarak doğrulanması gereklidir.
Unutulmaması gerekir ki bu testler, tanı testi değil, tarama testidirler.Tarama testinin amacı, belli bir hastalık açısından riski yüksek olan kişileri belirlemek, yani bir hastalığın esas tanısını koyduracak testi kimlere uygulayacağımızı belirlemektir.
Down sendromunun kesin tanısı Koryon Villüs Örnekleme (CVS) veya Amniyosentez (A/S) adı verilen testlerle konulur. Riski yüksek olan hastalara yapılması önerilir. Down sendromu riski anne yaşına bağlı olarak oluşturulmuş tablolar yardımı ile belirlenir.
CVS 11-14. gebelik haftalarında bebeğin eşinden (plasenta) ultrason eşliğinde ince bir iğne yardımı ile örnek alma işlemidir. Poliklinik şartlarında ultrason eşliğinde yapılır. Ortalama 15-30 dk içinde prosedür tamamlanır.
Kromozomal hastalıkların tespiti için kullanılır.%99,5 güvenilirlikle sonuç verir ve bir tanı testidir.
Erken dönem sonuçlar 1-2 gün içinde kesin sonuçlar 2-3 hafta içinde elde edilir. 11-14. Haftalarda yapıldığı ve 2-3 hafta içinde kesin bilgi verdiği için gebeliğin sonlandırılma ihtimali olan durumlarda gebelik daha fazla ilerlemeden bize kesin sonuç alma ve karar verme olanağı sağlamaktadır.
Düşük, gebeliğin kaybı, enfeksiyon gibi bazı riskleri vardır ancak bunlar çok nadir (%0,1-2) olarak görülmektedir. İşlemden sonraki 72 saat içinde kramp tarzında ağrı, 38 °C üzerinde ateş, su gelmesi veya kanama olması durumunda doktorunuza danışmanız uygun olacaktır.
Kimlere yapılır ?
Riskleri nelerdir?
CVS sonucum da problem olduğu tespit edildi, ne yapacağız ?
CVS sonucunda bebeğinizde yaşamla bağdaşmayacak bir problem tespit edildiyse bebeğiniz henüz 14-16 haftanın altındadır, üç hekimden oluşan sağlık kurulu kararı ve anne babanın izin ve onayıyla bebeğiniz düşük yaptırılabilmektedir. Anne baba bunu istememe hakkına sahiptir. Bu durumda gebelik devam eder.
Down sendromu nedir ?
Down sendromu insanlarda en sık görülen kromozom anomalisi türüdür. Eski adıyla ‘Mongolizm’ ilk kez 1866 yılında Dr. John Langdon Down tarafından ‘özel bir tür zeka geriliği’ olarak tanımlanmıştır. Down sendromunun genetik kaynaklı olduğu baştan beri düşünülmesine rağmen bu bebeklerin kromozom haritasının çıkarılması ancak 1959 yılında mümkün olmuştur.
Zeka geriliği yapması ve erken yaşta ölüme neden olması sebebiyle önde gelen toplumsal sorunlardan olan Down sendromu olgularının tümü olmasa da önemli kısmı, gebelikte çeşitli tanı yöntemleriyle tanınabilmekte ve aileye gebeliği devam ettirme ya da sonlandırma seçeneği sunulabilmektedir.
Down sendromu olgularının 47 kromozomu vardır ve en sık olarak da 21 nolu kromozomdan 3 tane bulunur.
Bu bebekler doğduklarında tipik bir yüz görünümleri vardır. Baş nispeten ufaktır, yassı görünür, ense kısa ve geniştir. Burun kökü yassılaşmıştır, kulaklar kafada normalden düşük bir seviyede durur ve gözler birbirinden ayrık ve çekik görünür. Dil ağıza göre genellikle çok büyük olduğundan dışarı taşmış görünür.
Ense cildi oldukça gevşek olduğundan ensede genellikle boğumlar vardır. Bu bebeklerin vücut gerginliği (tonusları) düşüktür. Parmaklar kısa ve tombuldur ve sıklıkla avuç içlerinden birinde ya da ikisinde simian çizgisi adı verilen tek bir çizgi bulunur. Ellerin serçe parmakları içe doğru kıvrılmıştır çünkü bu parmağın orta falanksı gelişmemiştir.
Down sendromlu bebeklerde en sık kalp hastalıkları ve sindirim sistemi hastalıkları görülür. Kalp defektinin ağır olması bebeğin henüz doğmadan önce kalp yetmezliğine girmesine ve bunun sonucu olarak da tüm vücudunun şişmesine neden olabilir (hidrops). Bazı durumlarda sindirim sistemindeki defektler tıkanıklıklara neden olur ve bu durumların acil ameliyatla giderilmesi gerekir.
Bu bebeklerde yeni doğan ya da çocukluk döneminde lösemi (kan kanseri) daha sık gözlenir.
Down sendromunda aile için asıl üzcü olan bebek büyüdükçe barizleşen zeka geriliğidir. Bunun şiddeti bebekler arasında farklılıklar gösterir. Bu bebeklerin erken dönemlerden itibaren özel eğitim programlarına alınmaları ile başarılı sonuçlar alınabilme imkanı vardır.
Fısıltı:
İLK ÜÇ AY GEÇTİ BİLE… BUNDAN SONRASI DAHA KOLAY
KIZ MI? ERKEK Mİ? NE OLURSA OLSUN SAĞLIKLI OLSUN…
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Bu dönemdeki muayenede 2 önemli konumuz var. İlki eğer ikili test yaptıramamışsanız bu haftada 3’lü veya 4’lü test yapılması gereklidir.İkinci ve çok önemli diğer konuda Perinatolog tarafından Detaylı Ultrasonografi halk arasındaki deyişle, Sakatlık Ultrasonu, Dört Boyutlu Ultrasonografi’nin yapılmasıdır. Bu arada kilonuz ve tansiyonunuz takip edilir. Ultrasonografi ile bebeğiniz ve gelişimi izlenir. Tam kan sayımınız, idrar testiniz ve tarama testleriniz tamamlanır. Bu haftalarda bebeğinizin cinsiyetini yüksek güvenilirlikle öğrenme şansınız vardır. Ancak unutulmamalıdır ki cinsiyet tayininin % 100 doğru olduğu tek yer doğumdur. Ultrasonla yapılan tespitlerde yanılma payı mevcuttur.
Bu dönemde anemi (kansızlık) belirgin olarak ortaya çıkabilir. Bu durumda Fe ( Demir ) preparatları önerilebilir.
Üçlü tarama testi: İkili tarama testi zamanı geçmişse ve o dönem yapılamamışsa 16-18 gebelik haftasında anne adaylarına yapılır. Anne adayından alınan kanda gebelik testi kısmından tanıdığımız bHCG,büyük kısmı bebeğin karaciğerinden salgılanan AFP (alfa fetoprotein) ve uE3 (konjuge olmayan estriol) adlı hormonların ölçümü yapılır. Hormon ölçüm sonuçları, anne adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı gibi değişkenler, gebelik haftası ve fetusun ultrasondaki bazı ölçümleri ile beraber bir bilgisayar programına girilerek fetusdaki Down sendromu riski tespit edilir.
Dörtlü tarama testi: 16.-21. gebelik haftaları arasında önerilen bir kan testidir. Anne adayından alınan kanda dört ayrı hormon ölçümü yapılır. Aslında dörtlü test, tarama hassasiyetini artırmak amacıyla üçlü test incelemesinde yapılan üç maddeye İnhibin A adı verilen maddenin eklenmesiye oluşturulmuş bir testtir.
Bu testte de aynen üçlü testte olduğu gibi, dört hormon ölçümünün sonuçları, anne adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı gibi değişkenler ve gebelik haftası özel bir bilgisayar programına girilerek işleme tabi tutulur. Bu işlem neticesinde anne adayının bebeğinde Trisomi 21 (Down sendromu), Trisomi 18 ve nöral tüp defekti (NTD, bebekte omurgada açıklık olması olasılığı belirlenir. Hazırlanan dörtlü test raporunda bu anormal durumlar için risk ayrı ayrı belirtilir.
2’li 3’lü 4’lü test olarak bilinen testlerin hepsi fetusun kromozomal hastalıklar açısından ne kadar riski olduğunu gösteren TARAMA TESTLERİDİR. Hiçbiri tanı testi değildir ve bebeğinizin hasta olup olmadığını söylemez ”Hasta olma ihtimal”ni söyler. Bunlar içinde güvenilirlik oranı en yüksek olan 2’li testtir. Ama bu testi özellikle ERKEN DÖNEM DETAYLI ULTRASON yapıldıktan sonra doktorunuzun önerisi ile kullanırsak çok daha güvenilir olmaktadır. Erken Detaylı Ultrason Perinatologlar (Riskli Gebelik Uzmanı) tarafından yapılmaktadır. Bu tetkikin sonucuna göre Perinatoloğunuz 2’li test veya cell-free DNA testi veya girişimsel bir tanı testi uygun görebilir. 11-14. haftaları kaçırdıysanız 16-18. haftalar arasında 3’lü ve 4’lü test kullanılabilir. Ancak bu haftada 4’lü testi tercih etmek daha anlamlı olacaktır.
Unutulmaması gerekir ki bu testler, tanı testi değil, tarama testidirler.Tarama testinin amacı, belli bir hastalık açısından riski yüksek olan kişileri belirlemek, yani bir hastalığın esas tanısını koyduracak testi kimlere uygulayacağımızı belirlemektir.
Down sendromunun kesin tanısı Koryon Villüs Örnekleme (CVS) veya Amniyosentez (A/S) adı verilen testlerle konulur. Riski yüksek olan hastalara yapılması önerilir. Down sendromu riski anne yaşına bağlı olarak oluşturulmuş tablolar yardımı ile belirlenir.
Tarama testlerinin yüksek çıkması durumunda CVS veya Amniyosenteze alternatif olacak ve birebir onun yerini tutacak başka bir yöntem yoktur. Ne detaylı ultrason ne DNA testi ne de halk dilindeki adıyla renkli ultrason ( 4.boyutlu ) bu durumda yeterli olamaz.
Nöral Tüp Defekti nöral ( sinirsel ) yapıyı örten dokunun tam kapanmaması halidir. Bu durumda açık olan alandan amniyon sıvısına ve annenin kanına normalden fazla miktarda AFP hormonu geçer. Nöral Tüp Defekti risk tahmini için tek başına AFP değeri ile gebelik haftası karşılaştırılır, anne adayının kilosuna göre düzenlemeler sonrası risk belirlenir.NTD dışında AFP yüksekliği, çoğul gebeliklerde, böbrek hastalıklarında, omfasosel ve gastroşizis gibi karın ön duvarı açıklıklarında da görülür. Ancak bunlar, ultrasonla rahatlıkla ayırt edilebilir.
Bu durumda ilk yapılması gereken ayrıntılı ultrasonografidir. Bu sayede AFP’ de yükselmeye neden olabilecek NTD dışı durumlar da belirlenebilir, mesela gebelik haftasının son adet tarihi ile uyumsuz olması, çoğul gebelik gibi etkenler AFP’ i yükseltebilirler. Bunlar ekarte edildikten sonra anensefali, spina bifida, omfolosel, gastroşizis vb. sık görülen anomalilerin varlığı araştırılır.
Down sendromu insanlarda en sık görülen kromozom anomalisi türüdür. Eski adıyla ‘Mongolizm’ ilk kez 1866 yılında Dr. John Langdon Down tarafından ‘özel bir tür zeka geriliği’ olarak tanımlanmıştır. Down sendromunun genetik kaynaklı olduğu baştan beri düşünülmesine rağmen bu bebeklerin kromozom haritasının çıkarılması ancak 1959 yılında mümkün olmuştur.
Zeka geriliği yapması ve erken yaşta ölüme neden olması sebebiyle önde gelen toplumsal sorunlardan olan Down sendromu olgularının tümü olmasa da önemli kısmı, gebelikte çeşitli tanı yöntemleriyle tanınabilmekte ve aileye gebeliği devam ettirme ya da sonlandırma seçeneği sunulabilmektedir.
Down sendromu olgularının 47 kromozomu vardır ve en sık olarak da 21 nolu kromozomdan 3 tane bulunur.
Bu bebekler doğduklarında tipik bir yüz görünümleri vardır. Baş nispeten ufaktır, yassı görünür, ense kısa ve geniştir. Burun kökü yassılaşmıştır, kulaklar kafada normalden düşük bir seviyede durur ve gözler birbirinden ayrık ve çekik görünür. Dil ağıza göre genellikle çok büyük olduğundan dışarı taşmış görünür.
Ense cildi oldukça gevşek olduğundan ensede genellikle boğumlar vardır. Bu bebeklerin vücut gerginliği ( tonusları ) düşüktür. Parmaklar kısa ve tombuldur ve sıklıkla avuçiçlerinden birinde ya da ikisinde simian çizgisi adı verilen tek bir çizgi bulunur. Ellerin serçe parmakları içe doğru kıvrılmıştır çünki bu parmağın orta falanksı gelişmemiştir.
Down sendromlu bebeklerde en sık kalp hastalıkları ve sindirim sistemi hastalıkları görülür. Kalp defektinin ağır olması bebeğin henüz doğmadan önce kalp yetmezliğine girmesine ve bunun sonucu olarak da tüm vücudunun şişmesine neden olabilir( hidrops ). Bazı durumlarda sindirim sistemindeki defektler tıkanıklıklara neden olur ve bu durumların acil ameliyatla giderilmesi gerekir.
Bu bebeklerde yeni doğan ya da çocukluk döneminde lösemi ( kan kanseri ) daha sık gözlenir.
Down sendromunda aile için asıl üzcü olan bebek büyüdükçe barizleşen zeka geriliğidir. Bunun şiddeti bebekler arasında farklılıklar gösterir. Bu bebeklerin erken dönemlerden itibaren özel eğitim programlarına alınmaları ile başarılı sonuçlar alınabilme imkanı vardır.
Fısıltı:
BEBEĞİM TEKMELEDİ!…
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Rutin muayene ve tetkiklerin yanısıra doktorunuz bu ay size şeker yükleme testi yapılmasını önerecektir. Gebeliğin 24-28. haftalarında hiçbir belirti olmaksızın şeker hastalığı gelişebilmektedir (gebelikte görülen şeker hastalığı). Bu nedenle bu haftalarda hastaya 50 gr. lık glukoz tarama testi yapılır. Hastaya içinde 50 gr. şeker eritilmiş bir bardak su içirilir ve iki saat sonra hastanın kan şekerine bakılır. Kan şekeri 145 mgr/dı’nin üzerinde çıkanlar riski yüksek hastalardır.
Bu hastalara tanısal amaçlı 100 gr.’lık OGTT (Oral Glukoz Tolerans Testi) uygulanır. Bu testte 12 saatlik açlıktan sonra AKŞ (Açlık Kan Şekeri) ölçümü sonrası 100 gr.‘ lık şeker içeren bir bardak su içirilir. Bu işlemden 1 saat , 2 saat ve 3 saat sonra kan alınarak şeker ölçümü yapılır.Ölçümlerin yalnızca biri yüksek çıkarsa hasta takibe alınır. İkisi yüksek çıkarsa hasta şeker hastası olarak kabul edilir.
Önce diyet denenir, duruma göre hastaneye yatırılıp insülin tedavisi başlamakta gerekebilir.
Fısıltı:
Bu dönemde egzersiz yapmanız hem fiziksel hem ruhsal açıdan rahat ve sağlıklı olmanızı sağlar. Düzenli yapılan egzersizle doğum sırasında doğru soluma ve gevşeme öğrenildiğinden doğum eylemi kolaylaşır. Jimnastik sırt ağrılarınızı azaltır, kabızlığınızı, nefes darlığınızı ve varislerinizi engellemede faydalı olur. Ayrıca doğum sonrasında idrar kaçırma, rahim sarkması ve cinsel tatminsizlik gibi şikayetler azalır.
Egzersiz yaparken kendinizi yormadan, zorlamadan çalışmalısınız. Herhangi bir ağrı duyduğunuzda egzersizi bırakmalısınız.
BENİ DUYUYORSUN DEĞİL Mİ BEBEĞİM?
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Kan, idrar tahlilleri, annenin kilo alımı takip edilir. Bu haftalarda tansiyon problemleri açısından dikkatli olmak gerekir. Özellikle idrar da protein atılımı takip edilir.
Ultrason da bebeğin gelişimi, ölçümleri, plasentanın yerleşim pozisyonu ve yaşlanması takip edilir. Bebeğin etrafındaki suyun miktarı ölçülür. Bebek hareketleri önemlidir.
Anneler bebeğinin az hareket ettiğini düşündükleri zaman açsa karnını doyurmalı özellikle tatlı bir şeyler yiyip uzanmalı ve o zaman bebek hareketlerini beklemelidirler.
Fısıltı:
Erken doğum riskini artıran faktörler:
Erken doğumun belirtileri:
Bu şikayetleriniz varsa ilk yapacağınız doktorunuzla görüşmek olmalıdır. Öncelikle bu belirtiler erken doğum belirtileri midir? Bu tespit edilmelidir. Erken doğum başlamışsa bile hemen panik olmayın! Hastanede verilecek tedavi ile doğum durdurulabilmektedir. En azından bebeğin gelişimini tamamlaması için zaman kazanılmakta ve bebeğin akciğer gelişimini desteklemek için ilaç desteği sağlanmaktadır. Ayrıca bu arada, her ihtimale karşın eğer doğum gerçekleşirse, bebeği yoğun bakım desteği alabilecek bir sağlık kuruluşun da doğurtmak için gerekenler yapılacaktır.Çünkü uygun bakım koşulları sağlanırsa sağlıklı ve normal bir bebekle eve dönme şansınız vardır.
GALİBA SONSUZA KADAR GEBE KALACAĞIM?
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Bu haftalarda bebeğinizin anne karnındaki pozisyonu önemlidir. Rahim içinde bebeğinizin yeri daralmaya başlar. Bebeğiniz varolan alanı en iyi şekilde kullanmak durumundadır. İçgüdüleri ile bacaklarını kalçadan tam büker, ayaklarını çaprazlar, kollarını omuzlardan ve dirseklerden tam büker, boynunu öne doğru büküp çeneyi göğsüne yaslar. Bu pozisyon onun en rahat ettiği durumdur. Doktorunuz ultrasonda bebeğinizin pozisyonunu, amniyon sıvısının durumunu, hareketlerini, kilosunu, solunum hareketlerini yakından takip edecektir.
Sizin rutin testleriniz yapılacak ve tansiyonunuz ölçülecektir.
Bu ziyaretinizde doktorunuz sizi daha sık görmek istediğini belirtecektir. Bu haftalarda , duruma göre değişmekle birlikte genellikle iki haftada bir vizit yapılmalıdır. Vizit sıklığınızı en iyi kadın doğum doktorunuz değerlendirecektir.
Bu ziyaretler de görüşülmesi gereken bir önemli konu, doğumu hangi hastanede yapmayı planladığınızdır. Sizin ve bebeğinizin ihtiyaçlarını tamamen karşılayabilecek, aynı zamanda sosyo-ekonomik durumunuza uygun bir kurumu, seçmeli ve doktorunuzda bunu onaylamalıdır.
Hiç kuşkusuz doğumevleri ve hastaneler doğum için en uygun yerlerdir.
Hatta doğumdan önce kullanmayı düşündüğünüz sağlık kuruluşunu ziyaret edebilir, sizin isteklerinize uygun olup olmadığından, emin olabilirsiniz. Ama unutmayınız ki bu kurum mutlaka doktorunuzun da onayladığı bir yer olmalıdır.
Fısıltı:
32. haftada çalışan ve çalışmaya devam etmek isteyen anneler, doktorlarına danışarak uygunsa AKTARMA raporu alabilirler. Böylece 37. haftaya kadar çalışıp, çalıştıkları 5 haftayı doğum sonrası iznine ekleyebilirler. Ancak annenin gebeliğinde çalışmasına engel durum varsa, 32. haftada doğum öncesi izni olan 8 haftayı alıp, istirahat etmelidirler.
Çalışan anneler, doğumdan bir müddet sonra işe başlamanız gerekecek. Şimdiden bebeğinizi büyütürken kimden yardım alacağınızı planlamalısınız. Eğer size yardım edecek bir aile büyüğünüz varsa çok şanslısınız. Eğer böyle bir seçeneğiniz yoksa ,şimdiden bebeğinizi teslim edebileceğiniz güvenilir bir yardımcı aramalı, hatta bebek doğmadan birlikte yaşamaya başlayarak, onu test etmelisiniz.
Bebeğinizi nasıl yetiştireceksiniz? Acaba anne ve baba bu konuda uyum içinde mi? Bebeğiniz doğduktan sonra siz üzerini sıkıca giydirirken eşiniz bunun gereksiz olduğunu söylerse; ağladığında kucağınıza aldığınızda, eşiniz bunun bebeği şımartacağını söyleyip ’ her ağladığında kucağa mı alacağız?’ diye karşı çıkarsa! Kendinizi birdenbire eşinizle saçma bir çatışma içinde bulabilirsiniz. O nedenle henüz bebeğiniz doğmadan, bazı konularda eşinizle görüş birliğine varmanızda yarar var.
Bebeğinizin doğmasına az kaldı. Daha fazla ağırlaşmadan bebeğinize biraz alışveriş yapmanın zamanıdır. Özellikle odasını düzenlemek, mobilyalarını almak gibi yorucu işleri biran önce halletmelisiniz. Alacağınız mobilyalar zararlı kimyevi maddeler ve boya içermemeli , anti-allerjik olmalıdır. Bebeğinizin yatağı sert pamuklu veya ortopedik olmalı, parmaklıklar arası 7 cm.’i geçmemelidir. Elyaf ve kuştüyü ile doldurulmuş yorganlar yerine, pamuklu ve yünlü olanları kullanırsanız bebeğiniz daha rahat edecektir.
Bebeğinize kullanacağınız bebek arabası, mama sandalyesi, araba koltuğu, ana kucağı gibi malzemeleri yakınlarınızdan edinebilirsiniz. Yoksa satın almanız gerekecektir.
Neler almalıyız?
Bebeğinizin tulum ve fanilalarının pamuklu olmasına dikkat edin. Alttan açılan tulum ve fanila çeşitleri de bebeğinizin altını değiştirirken size kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca yukarı sıyrılmayacağı için karnı ve beli açılmayacaktır. Doğumdan önce, aldığınız tüm bu eşyaları bebek sabunu ile yıkayıp ütülemelisiniz. Böylece bebeğinizin hassas cildinin yabancı ve zararlı maddelerle temasını önlemiş olursunuz.
EVİMİZDE VE KALBİMİZDE YERİN HAZI
Bebeğinizdeki değişimler:
Sizdeki değişimler:
Muayenede:
Bu dönemde doktorunuz sizi her hafta görmek isteyebilir. Rutin takibin yanısıra bebeğinize NST adı verilen bebeğinizin kalp atımlarının ve hareketlerinin izlendiği bir test yaptıracaktır. Bu test bize hissettiğiniz kasılmaların gerçek doğum sancısı olup olmadığını da gösterir.
Şikayetlerinize göre doktorunuz jinekolojik muayene yapabilir. Doğumun belirtileri, doğum şekli, gerekli ise anestezi yöntemleri, ne zaman doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurmanız gerektiği hakkında da sizi bilgilendirecektir.
Fısıltı:
Bebeğiniz için gerekenler:
HADİ GEL ARTIK…