Rahim ağzı kanseri yani serviks kanseri, kadın üreme sistemi kanserleri arasında ikinci sıklıkta görülmektedir. Çoğunlukla 35-55 yaş arasında karşımıza çıkar. Kanser öncüsü lezyonların % 90 ‘da ve serviks kanserlerinin % 90- 95’ de HPV pozitiftir.
Pap smear testinin rutin muayeneye girmesinden bu yana rahim ağzı kanseri görülme sıklığı gün geçtikçe azalmaktadır. Çünkü düzenli olarak smear alındığında hasta senelerce önceden henüz kanser olmadan, kanser öncesi lezyon döneminde tanınmakta ve gerekli tedavi ile kanser önlenmektedir. Öte yandan kanser öncüsü lezyonların teşhisi ve tedavisi artmaktadır.
Smear Bir Kadının En Büyük Şansıdır!
Anormal pap smear: Anormal pap smear tespit edilen kişiye kesin tanıyı koymak için doku biyopsisi yapılmalıdır.
Kolposkopik muayene: Eğer smearde hücre içi lezyon (SIL) veya ASCUS varsa tavsiye edilir. Serviks % 5 lik asetik asit ile yıkandıktan sonra hücre değişikliği olan bölgeler kolposkopi ile belirlenir ve buradan biyopsi alınır.
Servikal punch biyopsi: Punch aleti ile şüpheli görülen alanlardan lokal anestezi dahi uygulanmadan küçük bir parça alınır. Lokal anestezi uygulanmaz, çünkü bu bölgede ağrı sinirleri bulunmaz. Aynı anda işlemle birlikte mutlaka rahim kanalı hücreleri de küretajla alınıp (endoservikal küretaj) değerlendirilmelidir.
Servikal İntraepitelyal Lezyon (Lgsıl Ve Hgsıl) ve Serviks Kanseri İçin Yüksek Risk Faktörleri:
Servikal intraepitelyal lezyonlar (öncü lezyonlar); LGSIL (CIN I) ve HGSIL (CIN II-III) olarak adlandırılır.
Bu lezyonların bir sonraki dönemi ise CIS karsinoma insitu dur. Yani kanser halen hücrenin içindedir.
LEEP konizasyon ya da duruma göre soğuk konizasyon tedavi için yeterlidir. Tam bir tedaviden sonra tekrarlama anca % 10 civarındadır. İlk sene 3 ayda bir, ikinci sene ise 6 ayda bir smear testi tekrarlanmalıdır.
FİGO sınıflandırmasına göre evrelendirme:
Smear, kolposkopi, servikal biyopsi ve endoservikal küretej ile tanı konur. Evrelendirmenin yapılması için mutlaka akciğer grafisi, İVP (ilaçlı böbrek filmi) baryumlu kolon grafisi (kalın barsak filmi), karın MR görüntülenmesi, gerekirse sistoskopi ve kolonoskopi yapılmalıdır.
Servikal kanser, cerrahi ve radyoterapi ile tedavi edilir. Nüks olan (tekrarlayan) vakalarda kemoterapi son yıllarda tedaviye eklenmiştir.
Tedavi hastalığın hangi evresinde olduğuna göre değişir. Evre 0 (karsinoma insitu) da konizasyon yeterli iken, daha ileri evrelerde çok daha büyük ameliyatlar yapılır. Duruma göre radyoterapi, kemoterapi tedaviye eklenir.
Tedavi sonrası takip ilk yıl 3 ayda bir yapılır. Tekrarlama belirtisi görülmezse muayene ve smear 6 ayda bire çıkarılır. Yıllık akciğer grafisi ve karın MR görüntülemesi önerilir.
Uzun süre östrojene maruz kalma sonucu (adet görememe, yumurtlama bozuklukları, polikistik over sendromu, östrojen preparatlarının uzun süre kullanımı) ortaya çıkar. Düzensiz kanama, ara kanama ya da adetlerde artış en sık karşılaşılan bulgulardır.Basit ve kompleks olmak üzere ikiye ayrılır.
Endometrial bezler sayıca çoğalmıştır. Nadiren atipik değişiklikler gösterir ve kansere ilerler.
Adenomatöz hiperplazi olarak da adlandırılır. Bu tip hiperplazilerde atipik hücreler görülür ve bundan dolayı kanser öncüsü olarak kabul edilir. % 20-30 oranında kansere ilerler.
Kompleks endometrial hiperplazi tanısı: D&C ile alınan parçanın patolojik incelenmesi sonucu tanı konur.
Kompleks endometrial hiperplazi tedavisi: Basit hiperplazi tedavisinde D&C yeterlidir. Progesteronlarla hiperplazi baskılanabilir. (4-6 aylık tedavi yeterlidir) Tıbbi tedaviden sonra tekrar biyopsi yapılarak hiperplazinin geçtiğinden emin olunmalıdır.
Atipik kompleks hiperplazilerde ise mutlaka histerektomi (rahmin alınması ameliyatı) yapılmalıdır
Meme kanserinden sonra en yaygın jinekolojik tümördür. % 95 oranında 40 yaş üzerinde görülür. Ortalama görülme yaşı 60 tır. (En sık menopoz sonrası dönemde görülür). Adenokarsinom en sık görülen tipidir. Lenf yoluyla yayılım yapar. En sık olarak anormal vajinal kanama ve özellikle menopoz sonrası oluşan kanama olarak karşımıza çıkar.
Yüksek Risk Faktörleri:
Doğum kontrol haplarının 10 sene kullanılması endometrium kanserini % 50 azaltır. Kronik sigara tiryakilerinin de bu hastalık açısından düşük riske sahip oldukları bilinmektedir, ancak sebebi anlaşılmış değildir.
Menopoz sonrası dönemde yaşanılan vajinal kanama, miktarı ve süresi ne olursa olsun mutlaka doktora danışılmasını gerektiren bir durumdur. Endometriumun biyopsi ile değerlendirilmesi yapılmalıdır. Ve yine menopoz sonrası dönemde yapılan vajinal ultrasonda endometrium kalınlığı 6 mm i geçerse kanama olsun olmasın kanser şüphesini giderme amaçlı endometrial biyopsi yapılır.
Histopatolojik evreleme burada çok önemlidir.
G1: Yüksek diferansiye (iyi şekillenmiş) G2: Orta derecede diferansiye (orta derecede şekillenmiş) G3: Undiferansiye (şekilsiz)
FİGO sınıflamasına göre 4 evredir:
Evre I a: Tümör endometriumda lokalize
Ib: Rahim kas dokusunun (myometrium) yarısından azına yayılmış
Ic: Rahim kas dokusunun yarısından fazlasına yayılmış
Evre IIa: Endoservikal bezler tutulmuş
IIb: Servikal stromaya yayılım (rahim ağzına)
Evre IIIa:Tümör rahim dışına taşmıştır ve karın sıvısında kanser hücreleri mevcuttur
IIIb: Vajene yayılmıştır
IIIc: karın içi lenf bezi yayılımı (pelvik ve periaortik)
Evre IVa: Bağırsak ve mesaneye yayılım
IVb: Uzak yayılım
Endometriumun D&C ile örneklenmesi (biyopsi yapılması) ve çıkan dokunun patolog tarafından incelenmesi ile konur. Ameliyattan önce akciğer filmi, batın ultrasonu, gerekirse batın MR, IVP ve baryumlu kolon grafisi çekilir
Asıl tedavi cerrahidir. Evresine göre yapılacak ameliyata karar verilir. Ameliyattan sonra ilave radyoterapi, kemoterapi gerekebilir.