Yumurtalık kanseri, kadınlarda görülen kanserler içinde meme ve endometrium (rahim içi dokusu) kanserlerinden sonra görülme sıklığı açısından üçüncü sıradadır. Ortalama görülme yaşı 60 dır. 45 yaşından sonra görülme olasılığı artar. 75-79 yaş arası en sık görüldüğü yaş aralığıdır. Erken teşhis için tanı metodları ne yazık ki yeterli olmamakta ve hastalık geç dönemde yakalanmaktadır.
olarak sınıflandırılabilinir.
Sebep olan faktörleri üç ana başlıkta inceleyebiliriz:
Hiç doğum yapmamış kadınlar daha yüksek riske sahiptir. Doğum yapanlarda risk azaldığı gibi, her gebelik riski biraz daha azaltır. 1 yıldan uzun süre, infertilite (kısırlık) tedavisi görenlerde riskin biraz arttığı buna karşılık doğum kontrol hapı kullananlarda ise riskin bariz bir şekilde azaldığı görülmüştür.
Ailesel olanlar 40 yaşlarında veya daha erken ortaya çıkar. Bu yüzden riskli hastalar genç yaştan itibaren yakın takip edilmelidir. Bu kişilerde koruyucu olarak overlerinin çıkarılmasını önerenler de vardır!
Toksik maddelere maruz kalma. Sosyoekonomik durumu yüksek olanlarda daha sık görülmektedir
Yumurtalık kanseri (Over kanseri) spesifik bir bulgusu yoktur. Daha çok sindirim sisteminin tutulmasına bağlı şikayetlerle ortaya çıkar.Çünkü en sık gastrointestinal sisteme yayılım gösterir.
Doğum kontrol hapı kullanmayan kadınlardaki tek taraflı kistik, hareketli ve10 cm den küçük kitlelerin iyi huylu olma ihtimali yüksektir. (Fonksiyonel kist) Ultrasonla kistin boyutu ve iç yapısı dikkatlice incelendikten sonra 4- 6 hafta gözlenir. Gerekirse doğum kontrol hapı verilir. Çoğu bu sürenin sonunda kaybolur. Kanser şüphesi yoksa kistler sık aralıklarla takip edilir.
Birçok fonksiyonel yumurtalık kisti birkaç ay içinde kendiliğinden geriler. Ancak üretken çağda 6 cm den büyük veya menopoz sonrası dönemde herhangi bir boyutta kalıcı kistler ve kitlelerde mutlaka over kanseri düşünülmelidir.
Kistlerin takibinde ya da kanser olup olmadığını araştırırken sık kullanılan yöntemlerden biri renkli doppler ultrason, diğeri de kanda tümör markerlarına bakmaktır. Doppler US kanserli dokuda meydana gelen anormal damarlanmayı gösterdiği için over kanseri teşhis ihtimalini yükseltir. Tümör markerlarından Ca-125 ve AFP hem tanı koyma aşamasında hem de ameliyat sonrası takipte son derece önemlidir.
Over tümörlerinde hasta ameliyata alınmadan önce tüm batın ultrasonu, akciğer grafisi, pelvik MR, IVP, karaciğer fonksiyon testleri, gerekirse gastroskopi ve kolonoskopi yapılmalıdır.
FİGO sistemine göre over kanserleri 4 evreye ayrılır:
Evre I:
I a: Tümör tek yumurtalıkta
I b:Her iki yumurtalıkta
I c: Tümör tek veya çift taraflı ama karın sıvısında kanser hücreleri (+)
Evre II:
II a: Rahim ve tüplere yayılım
II b: Diğer pelvik dokulara yayılım
II c: II a ve b olgularına ilave olarak karın sıvısında pozitif kanser hücresi
Evre III: Lenf bezleri ve yüzeyel karaciğer yayılımı
III a: Karın içinde mikroskopik yayılım
III b: Karın içinde 2 cm den küçük yayılım
III c: Karın içinde 2 cm den büyük yayılım
Evre IV: Uzak organ yayılımı
Tümör kitlesinin mümkün olduğunca çıkarılmasını içerir. Kemoterapiye, ameliyatı takiben en kısa sürede başlanmalıdır. Kemoterapi bittikten sonra gerekirse second look denilen ikinci kere karnın açılıp kalan tümör dokularının çıkarılması işlemi yapılmalıdır.
Germ hücreli tümörlerin % 95’ni oluştururlar. Over tümörlerinin % 10- 20 sidir. Ortalama 30 yaş civarında görülür. % 15- 25 vakada çift taraflıdır. % 10 oranında gebelikte görülür. Karında şişlik ve ağrı yapar. Kistin içinde yağ , tırnak, diş gibi germ hücrelerinden köken alan yapılar mevcuttur. % 1- 2 oranında kanserleşebilirler.
Bir teratomun % 50 den fazlası tiroid dokusu tarafından oluşuyorsa buna stroma overi denir. Hastaların % 5 de hipertiroidi bulguları gözlenir.